ULUSLARARASI MAL SATIMI SÖZLEŞMELERİ HUKUKU HAKKINDA BM ANDLAŞMASI (CISG)

United Nations Convention on Contracts for the International Sale of Good olarak adlandırılan milletlerarası mal satımı sözleşmeleri hakkında Birleşmiş Milletler Andlaşması (“Andlaşma/CISG”) üye ülkelerde düzenlenen satış sözleşmelerine etki etmektedir.

CISG’de dikkate alınan temel husus “lex mercatoria” kavramıdır. Bu kavramın amacı Orta Çağ’dan beri süregelen ve günümüzde de oluşturulmak istenen global ticaret hukuku kurallarıdır. Tüm ülkelerde geçerli olacak ticaret kuralları sayesinde uluslararası ticari faaliyetler daha hızlı gelişecektir. Ayrıca ticari faaliyetlerde bulunmak isteyen kişiler uluslararası hukuk kuralları sayesinde hiçbir hukuki engel olmadan faaliyetlerini yerine getirebilecektir. Bu ilkenin hedeflediği amaçların yerine getirilmesinde uluslararası andlaşmalar, devletlerin uluslararası özel hukuk kuralları ve hukukun temel ilkeleri büyük rol oynamaktadır.
CISG uluslararası ticaret hukuku kurulması amacına hizmet eden en önemli uluslararası andlaşmadır. Bu Andlaşma’nın oluşması safhası Ernst Rabel’in uluslararası platformda kullanılacak tek bir ticaret hukuku yaratma çalışmaları sayesinde hız kazanmıştır. Bu kapsamda hazırlanan ilk Birleşmiş Milletler Satış Sözleşmesi Hukuku tasarısı Viyana’daki 10.3.1980’de gündeme gelmiştir. Andlaşma’nın kullanımı hakkındaki teklif 63 ülkeden 42’si tarafından onaylanmıştır. Andlaşma’nın üye ülkeler tarafından uygulanması ve denetlenmesi Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından bizzat takip edilmektedir.

CISG’nin Amacı
CISG’nin hazırlanmasındaki temel amaç tüm dünyada geçerli olacak ticaret hukuku yasalarını oluşturmaktır. Böylelikle uluslararası ticaretin önündeki engeller kaldırılarak ülkeler arası ticari faaliyetler maksimum seviyelere yükselecektir.
CISG sayesinde ticari faaliyetler esnasında keyfi yetki sözleşmeleri düzenlenmesinin önüne geçilerek, güçsüz tarafın korunması sağlanacaktır. Küçük işletmeler veya küçük çapta sermaye ile ticari hayatını sürdürmeye çalışan kişilerin hukuki hakları keyfi yetki sözleşmeleriyle gasp edilemeyecektir. Satış sözleşmesi tarafları yetki sözleşmeleri nedeniyle herhangi bir korkuya kapılmayacaklardır.
Son olarak satış sözlemesi tarafları ülkelerin karmaşık uluslararası özel hukuk kurallarından kurtulacak ve tek bir hukuk düzeni ile haklarını savunabileceklerdir. Böylelikle sözleşmenin her iki tarafı da adil ve hukuka uygun olarak haklarını savunabileceklerdir.

CISG’nin Uygulanabilmesi için Gerekli Şartlar
Andlaşma’nın 1. maddesine göre, Andlaşma yalnızca uluslararası satış sözleşmelerinde uygulanabilecektir ve burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus satış sözleşmesi taraflarının farklı ülkelerde bulunmalarıdır. CISG, (i) Sözleşmeye taraf olan ülkelerde veya (ii) Bir ülkenin milletlerarası özel hukuk kurallarının akit devletin hukukuna atıf yapması durumunda uygulanır.
Buna karşın Andlaşmanın 1. maddesinin 2. fıkrasına göre tarafların işyerlerinin ayrı devletlerde bulunması olgusu sözleşmeden veya sözleşmenin akdi sırasında veya öncesinde gerçekleşmiş olan görüşmelerden veya verilmiş olan bilgilerden anlaşılmadıkça dikkate alınmaz.
Satış sözleşmesi taraflarının uyrukları, tacir olup olmadıkları veya satış sözleşmesinin adi yada ticari nitelikte olması CISG’nin kullanılmasına etki eden faktrörlerden değildir.
Sonuç olarak CISG’nin uygulanabilmesi için şartlar:
Satış sözleşmesi taraflarının yerleşim yerlerinin akit olan iki farklı ülkelerde bulunması gerekmekte,
Akit olmayan ülkelerde yapılacak satış sözleşmelerinde, sözleşme taraflarının yerleşim yerlerinin bulunduğu ülke kanunlarının Andlaşma’ya taraf ülke kanunlarına atıfta bulunmuş olması gerekmekte,
Satış sözleşmesi taraflarının yerleşim yerleri Andlaşma’ya akit devletlerde bulunmuyor ise, satış sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda yetkili olarak seçilen mahkemenin bulunduğu ülkenin milletlerarası özel hukuk kurallarının, akit devletin hukuk kurallarına atıfta bulunması gerekmektedir.

CISG’nin kullanım alanı bulmadığı durumlara örnek vermek gerekir ise;
Satış sözleşmesi taraflarının yerleşim yerlerinin iki farklı ülkelerde oldukları anlaşılmıyorsa,
Taraflar CISG’yi kısmen veya tamamen kullanım dışında bırakmışlarsa,
Akit devletlerin birbirlerine karşı veya üçüncü devletlere karşı CISG’den daha kapsamlı ve birleştirici düzenlemelere sahip olmaları durumunda bu kurallar uygulanır. Örneğin; Yerleşim yerleri İskandinav ülkelerinden birinde bulunan kişilerin satış sözleşmelerinde bu devlerin kendi aralarındaki özel anlaşmalar uygulanır. (CISG m.95’e göre akit devletler Sözleşme’nin 1/1-b maddesine bağlı olmadığını beyan edebilir.
Her bir devlet imza, onay, kabul, uygun bulma veya katılım anında Andlaşma’nın II. veya III. Kısmı ile bağlı olmayacağını bildirdiği takdirde bu kuralları uygulamakla mükellef değildir.
Andlaşma’nın ilk maddesindeki şartın satış sözleşmesi imzalandığı anda varolması gerekmektedir (m.100/1). Yabancılık unsurunun varlığı üçüncü kişilerin objektif görüşlerine göre belirlenebilir olmalıdır. (Objektive Zurechenbarkeit kavramı bu noktada önem kazanmaktadır.)
Andlaşma’nın 6. maddesine göre satış sözleşmesi tarafları Andlaşma’nın uygulanmamasını kararlaştırabilecekleri gibi 12. madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla Andlaşma hükümlerinin doğuracağı etkileri değiştirebilirler. Böylelikle uluslararası ticaret alanında faaliyet gösteren kişiler kendilerini sınırlamak zorunda kalmayacaklardır. Ticaret yapmak isteyen kişiler yapacakları satış sözleşmelerini diledikleri gibi şekillendirebileceklerdir. (Gestaltungsfreiheit)
Sözleşme tarafları CISG’nin kullanım dışı olduğunu açıkça veya örtülü olarak kararlaştırabilirler. Taraflar satış sözleşmesinde CISG’nin bu sözleşmede kullanım dışı olduğunu açıkça belirtebilirler.
Örtülü olarak kullanım dışı bırakmada ise izlenecek yol şu şekildedir:
Andlaşmaya taraf olmayan ülkenin kanunlarına atıfta bulunarak bu ülke kanunlarını ve mahkemelerini yetki tayini yolu ile satış sözleşmesinde yetkili hale getirebilirler,
Andlaşma’ya taraf ülkelerin hukuku seçildiğinde ise, satış sözleşmesinden doğacak uyuşmazlıkların çözümünde hangi kanunun uygulanacağını da sözleşmede belirtmeleri gerekmektedir,
Satış sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü Andlaşma’ya taraf olmayan bir devletin tahkim kuralları çerçevesinde çözüleceği belirtilerek CISG kapsam dışında bırakılabilinir.
CISG’nın Kapsamı Dışında Olan Haller
Andlaşma’nın 2. maddesinde kapsam dışında kalan haller sayılmıştır. Buna göre;
Satış sözleşmesi ile elde edilecek olan eşya şahsi, ailevi veya ev ihtiyaçları için kullanılacak eşya ise,
Açık arttırmalarda elde edilen eşyalar,
İcra takibi sonucu elde edilen eşyalar,
Kıymetli evraklar,
Uluslararası sularda veya iç sularda faaliyet gösteren gemilerde ve uçak ile hava balonlarında,
Elektrik enerjisi hakkında yapılan satış sözleşmeleri CISG’nin kapsamı dışındadır. Bu tür eşyalarda veya ticari faaliyetlerde CISG’nin kullanım alanı bulunmamaktadır.

CISG sadece taşınabilir eşyaların gönderilmesini, rizikonun satış sözleşmesi tarafları arasında yer değiştirmesini, satılan ürünün paketlenmesini, korunumasını, ayıplı mal olmasını, ayıplı malda değişim veya iyileştirme yapılmasını ve son olarakta iade edilmesi süreçlerini genel hatlarıyla konu almaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husu CISG’nin para karşılığı yapılan satış sözleşmelerini kapsamasıdır. Takas ile yapılan ticari faaliyetler CISG’nin kapsamında değildir.
CISG satış sözleşmesinin geçerliliğini ve sözleşmenin genel içeriğine etki eden unsurları içermez. CISG satılan üründeki ayıplardan kaynaklanan kazaların ölümle sonuçlanmasında veya yaralanmaya sebep olduklarında kullanım alanı bulmamaktadır.

CISG’ye göre Satış Sözleşmesi İmzalanması
Andlaşma’nın ikinci kısmında bulunan 14. ile 24. maddeleri arasında satış sözleşmesinin icap ve kabul ile birlikte meydana geleceği belirtilmiştir. Ayrıca satış sözleşmesi tarafları kendi adlarına hukuki işlemlerde bulunurlar.
11. maddeye göre ise, satış sözleşmesinin kurulumu için yazılı anlaşmaya gerek olmadığı gibi satış sözleşmesinin ispatı içinde yazılı belge gerekmemektedir. Satış sözleşmesi tanıkla dahil her usulle ispat edilebilir. Böylelikle CISG’ye göre satış sözleşmesinde şekli şartlar ortadan kaldırılmıştır.
CISG’de satış sözleşmesi taraflarının hak ehliyeti ve fiil ehliyetine sahip olmaları şartları aranmamaktadır. Bunun dışında satış sözleşmesinin hukuka aykırı düzenlenmiş olması, iyiniyet kurallarını ihlal edilmesi, sözleşmenin geçerliliğinin içerikte hata veya aldatma nedeniyle reddedilmesi gibi unsurlar kanunlar ihtilafına göre çözümlenecektir.

CISG’ye göre Satış Sözlemesi Kurulması
Türk Borçlar Kanunu’na (“Kanun”) göre bir sözleşmenin kurulabilmesi tarafların sözleşme kurmaya yönelik irade beyanında bulunmaları gerekmektedir.
Alman Medeni Kanunu’nun (“BGB”) §145/I. maddesinde, satış sözleşmesinin her iki tarafın birbirini tamamlayan irade beyanları (Angebot und Annahme) ile meydana geleceği belirtilmiştir.
Bir veya birden çok kişiye karşı sunulan icap, kabul ile birlikte sözleşmenin kurulmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır. Ayrıca icabın içeriğinde semenin miktarı, satılacak eşyanın içeriği ve miktarı açık olarak belirlenmiş olmalıdır.
Kanun’un 11. maddesinde ve BGB’nin §130 I. maddesinde icabın karşı tarafa ulaştığı andan itibaren hüküm doğuracağına değinilmiştir. Aynı şekilde CISG’nin 15. maddesine göre de karşı tarafa yapılan icap, beyanatın kişiye ulaşmasından itibaren hüküm doğuracaktır. CISG’nin 24. maddesine göre icap, kabul yada başka beyanatların geçerlilik kazanabilmeleri için karşı tarafın yetki alanına girmeleri gerekmektedir. Ancak bu şekilde yapılan beyanatlar hukuken geçerli olacaktır.
Andlaşma’nın 15/II. maddesine göre icabın geçerli olarak geri alınabilmesi için geri alma beyanının, icapla aynı anda veya icaptan önce alıcıya ulaşması gerekmektedir. İcabın geri alınması beyanı, alıcıya icaptan sonra ulaştığı takdirde icap geri alınamayacaktır. Aynı durum TBK ve BGB için de söz konusudur.
Bunun dışında Andlaşma’nın 16/I. maddesinde icabın iptal edilebilmesi için gerekli şartlara değinilmiştir. Buna göre kendisine ulaşan icaba karşılık, kabul beyanı göndermemiş olan alıcıya yapılan icap iptal edilebilir. Bunun için gerekli olan şartlar: (i) Alıcının kabul beyanından önce veya (ii) Taraflar arasında satış sözleşmesinin meydana gelmesinden önce, icabın iptali beyanı alıcıya gönderilmelidir. Kabul beyanının icabın iptalinden önce verilmesi ile karşı tarafın bu hakkı sona erecektir. Kabul beyanının gönderilmesi ile birlikte icabın iptal edilmesi imkansız hale gelecektir. Gönderimin yapıldığı zaman olarak beyanatın, gönderimi yapan kişinin kontrol alanından çıktığı an nazara alınacaktır.
İcabın iptal edilememesinin şartları Andlaşma’nın 16/II. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre;
Kabul için belirli bir süre belirlenmiş ise bu süre dolmadan,
Sözleşme tarafları yapılacak icabın geri alınamayacağını veya iptal edilemeyeceğini kararlaştırdıkları takdirde,
Alıcı iyi niyetli olarak icabın iptal edilemez olduğuna inanmış ise, icap geri alınamaz.
Hukuka uygun olarak iptal edilen icap ile birlikte yapılan hukuki işlemler başlangıçtan itibaren geçersiz olacaktır (ex tunc).
Satış sözleşmesi, Anlaşma’nın 23. maddesinde belirtildiği üzere, icabın geçerli bir şekilde kabul edilmesi ile meydana gelecektir.

CISG’ye göre Satış Sözleşmesi Taraflarının Yükümlülükleri
Genel Olarak
Satış sözleşmesi taraflarının yükümlülükleri ve sorumlulukları CISG’nin 3. kısmında detaylı olarak belirtilmiştir. Buna göre sözleşme tarafları yaptıkları satış sözleşmesinde birbirlerinin haklarını ve yükümlülüklerini genişletebilecekleri gibi kısıtlayabileceklerdir.
Sözleşmenin ihlal edildiği yönünde iddialar mevcut ise, ilk aşamada bahse konu ihlalin önemli derecede olup olmadığının tespiti yapılmalıdır. Andlaşma’nın 25. maddesinde bu konuya değinilerek, kişinin sözleşmeyi imzalamaktaki amaç ve beklentilerini karşılamasını engelleyecek derecede olan ihlaller, sözleşmenin ihlal edilmesi sonucunu doğuracaktır. Sözleşmeyi ihlal eden kişi bu ihlali öngörememişse veya bu alanda faaliyet gösteren kişilerin öngörmesi de beklenemeyecek ise sözleşmenin ihlali söz konusu olacaktır.
Satış sözleşmesini önemli derecede ihlal eden hallere örnek vermek gerekirse:
Satılan malın gönderilmemesi,
Satış sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmeyeceğinin sözleşmeye taraf olan kişi tarafından beyan edilmesi,
Sözleşme konusunın gönderilmesinden veya kargolanmasından kaynaklanan sorunlar,
Ayıplı malın teslimi veya kişinin satış sözleşmesi imzalamasındaki amacını karşılayacak ölçüdeki malın teslim edilmemiş olması, satılan maldaki ayıp tamir veya onarım yolu ile giderilebilecek durumda ise maldaki ayıbın önemlilik derecesi ortadan kalkacaktır.

Satıcının Yükümlülükleri
Satış sözleşmesi BGB’nin 433. maddesinde, TBK’nın ise 207. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili kanunların bu maddelerinde satıcının yükümlülüklerine değinilmiştir.
Buna karşın Andlaşma’nın 30. maddesinde satıcının yerine getirmesi gereken yükümlülükler belirtilmiştir. Andlaşma uyarınca satıcı, satış sözlemesi ve Andlaşma kuralları çerçevesinde sözleşme konusu malı ve gerekli tüm belgeleri alıcıya iletmek ve malın mülkiyetini alıcıya devretmekle mükelleftir.

Temel yükümlülükler
Satıcının sözleşmeden kaynaklanan temel yükümlülükleri, mesafe satımlarında götürme ve gönderme borcu (Bring- und Schickschuld) olmasına göre çeşitlilik arz etmektedir. Andlaşma’nın 31. maddesine göre satıcı malı belirli bir yere taşımak zorunda değil ise, teslim borcunun gerekleri şu şekilde yerine getirilmelidir:
Satım sözleşmesi malların taşınmasını gerektiriyor ise, malları taşıyarak ilk taşıcıya götürülmesi sağlanmalıdır.
Sözleşme konusu malların ferden veya nev’en belirlenmiş mal olmaları yada imal edilecek veya üretilecek mallar olmaları halinde malların satıcı tarafından alıcının tasarrufuna hazır olarak bulundurulmaları gerekmektedir.
Diğer hallerde ise sözleşmenin kurulduğu sırada satıcının işyerinin bulunduğu yerde malların alıcının tasarrufuna hazır bulundurmaları gerekmektedir.
Satıcı sözleşme konusu malı sözleşmeye uygun olarak, ayıptan yoksun ve mülkiyet hakkı ile birlikte alıcıya teslim etmelidir. Satıcı yükümlülüklerini ihlal etmesi halinde Andlaşma’nın 45. ve devamı maddelerine göre sorumlu tutulacaktır.
Satıcı malın miktarını, kalitesini, alıcının sözleşmeyi imzalamaktaki amacını ve isteklerini tam manada yerine getirmelidir. Anlaşma’nın 35/II. maddesinde taraflarca aksi belirtilmedikçe malların sözleşmeye uygunluk halleri şu şekilde düzenlenmiştir:
Teslim edilen mal aynı türden malın kullanım amacına ve kullanım koşullarına uygun olmalıdır,
Sözleşmenin kurulması aşamasında satıcıya açıkça veya zımnen belirtilen özellikleri içeren mal alıcıya teslim edilmelidir,
Satıcının alıcıya numune olarak gösterdiği veya örnek olarak sunduğu eşyanın özelliklerini içeren malın alıcıya teslim etmelidir,
Sözleşme konusu malın gönderimi esnasınsda zarar görmemesi için doğru şekilde ambalajlanmış ve paketlenmiş olması gerekmektedir.

Alıcı sözleşmenin kurulması esnasında malda bulunan ayıbı bildiği takdirde veya bilmesinin mümkün olmadığı durumlarda ise yukarıda belirtilen haller dahilinde satıcının sorumluluğu yoktur. Ayıplı mallarda ise alıcıya teslim edilmiş olsa dahi satıcının sorumluluğu devam edecektir. Ancak alıcı malların kendisine tesliminden itibaren malların ayıplı olup olmadığı hususunda muayene yaptırmak zorundadır. Alıcı malda ortaya çıkan ayıptan dolayı satıcıyı makul süre içerisinde bilgilendirmekle mükelleftir. Aksi takdirde ayıplı maldan dolayı satıcıya karşı ileri süreceği haklardan feragat ettiği varsayılacaktır. Andlaşma’nın 39. maddesine göre alıcı, malda çıkan ayıbı en geç iki senelik süre içerisinde satıcıya bildirmediği takdirde ayıptan kaynaklanan haklarını kaybeder. Fakat satıcı maldaki ayıbı biliyorsa veya bilmemesi mümkün değil ise 39. maddeyi dayanak göstererek sorumluluktan kaçınamayacaktır.
Satıcının malı teslim etmemesi üzerine malın biran evvel teslim edilmesi satıcıya bildirilir. Malın sözleşmeye uygun olarak teslim edilmemesi halinde alıcı malın değiştirilmesini veya onarılması talebinde bulunur. Bunun için satıcıya Andlaşma’nın 39. maddesine göre makul süre tanıyabilir.

Yan yükümlülükler
Satış sözleşmesinde satıcının ana yükümlülüklerinin yanında yan yükümlülükleri de bulunmaktadır. Bu yan yükümlülükler arasında satılan mala ait belgelerin alıcıya iletilmesi, satılan malın özel olarak belirlenmesi, işaretlenmesi, gönderimi konusunda alıcının haberdar edilmesi sayılabilir.
Satıcı sözleşme konusu mal hakkındaki tüm bilgileri ve gelişmeleri alıcıya zamanında vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün satıcı tarafından ihlal edilmesi durumunda Andlaşma’nın 45. maddesi ihlal edilmiş olur.
Sözleşme ile malın taşıma siğortası yapılması hususu alıcıya yüklenilmiş olabilir. Bu durumda satıcı siğortanın yapılabilmesi için alıcıya tüm gerekli belgeleri teslim etmek durumundadır. Satıcı sözleşme konusu malı siğorta ettirmek zorunda değildir. Satıcının sadece siğorta yapılması için gerekli evrakları alıcıya teslim etme zorunluluğu vardır.

Sözleşme Konusu Malın Teslim Zamanı
Bilindiği üzere sözleşme konusu malın teslimi satıcının temel yükümlülükleri arasındadır. Sözleşme konusu malın teslimi esnasında sözleşmede belirtilen teslimat zamanına dikkat edilmesi gerekmektedir. Nitekim teslimat zamanı alıcının sözleşmeyi imzalamaktaki amacı doğrultusunda önem arz edebilir. Alman Borçlar Kanunu’nda teslimat zamanı (Leistungszeit) son derece katı olarak düzenlenmiştir. Alman öğretisinde malın teslimat zamanı hakkında verilen en basit ancak son derece önemli örnek ise düğün salonuna misafirlere sunulmak üzere sipariş edilen pasta situasyonudur. Kişilerin pasta siparişinde bulunmasının sebebi düğüne gelen misafirlere ikramda bulunmaktır. Sözleşme tarafları söz konusu pastaların teslimat zamanı olarak 19.5.2015 günü saat 20:00 (Fixgeschäft) olarak belirlemiş iseler, satıcı pastaları belirlenen tarih ve saatte alıcıya teslim etme yükümlülüğü altındadır. Aksi takdirde alıcı pastaları düğün bitiminde kabul edemeyecektir, çünkü alıcının sözleşme imzalamaktaki amacı ihlal edilmiş olacak ve belirlenen süre içerisinde teslim edilmeyen mal sözleşmede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlamayacaktır. Sözleşme taraflarının sözleşmeyi imzalamaktaki amacının ihlal edilmesi ve zamanında teslimat yapılmaması halinde, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesi imkansız hale gelecek ve alıcı Andlaşma’nın 45. ve 49. maddelerinde belirtilen haklarını kullanabilecektir.
Buna karşın CISG’de satım sözleşmesinde satılan malın teslimatı konusunun nasıl düzenlendiğini incelemek son derece önemlidir. Teslimat konusu CISG’nin 32. maddesinde üç alternatif çerçevesinde düzenlenmiştir:
CISG’nin 32/I maddesine göre taraflar satış sözleşmesinde teslimat tarihini kararlaştırmış olabilirler,
İlgili maddenin ikinci bendinde ise, sözleşmede teslimat tarihi anlaşılabilir durumda ise bu tarihte teslimatın yapılması gerekmektedir,
Maddenin son bendine göre sözleşmede herhangi bir süre belirtilmemişse veya satış sözlemesinden teslimat tarihi hakkında bilgi yer almıyor ise satıcı sözleşme konusu eşyayı makul süre içerisinde alıcıya teslim edilmelidir. Makul süre kavramı soyut bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Makul sürenin belirlenmesinde rol oynayan faktörlerin tespiti sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde bize yardımcı olacaktır. Doktrinde makul süre olarak aynı nev’iden ürünlerin teslimat süreleri ve tarafların sözleşme meydana gelirken ki beyanatları baz alınacaktır.
Sözleşme konusu malın teslimat tarihinin ispatı alıcıdadır. Bunun sebebi ise teslimat tarihinin belirlenmesinde alıcının görüşlerinin belirleyici olmasıdır. Satıcı ise teslimatın yapıldığını ispat ederek, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirtmelidir.

Sözleşme Konusuna Dair Belgelerin Alıcıya Teslimi
Satıcının, sözleşme konusu mal hakkındaki belgeleri alıcıya teslimat zamanında iletmelidir. Bu belgelere örnek vermek gerekirse; taşıyıcı firma tarafından verilen faturalar, malın depolanması için alınan faturalar, taşıma siğortası, eşya siğortası, malın ağırlığını belirten belgeler, malın ithal veya ihraç edilmesini sağlayacak her türlü belgeler, malın gümrükten geçişini sağlayacak belgelerdir. Eğer satıcı belgeleri malın tesliminden önce alıcıya vermiş ise belgelerin teslimi için öngörülen zamana kadar belgelerde bulunan sözleşmeye aykırılıkları giderebilme hakkına haizdir. Ancak bu hakkını kullanırken alıcının teslim edilem mal üzerindeki kullanım hakkının zedelenmemesı gerekmektedir. Alıcnın bu kapsamdaki zararlardan doğan maddi ve manevi tazminat hakları Anlaşma’nın 34. maddesi uyarınca saklıdır.

Sözleşmenin Satıcı Tarafından İhlal Edilmesi Halinde Alıcının Hakları
Sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükler satıcı tarafından yerine getirilmez ise alıcı Andlaşma’nın 46 ile 52. maddeleri arasında belirtilen haklarını satıcıya karşı ileri sürebileceği gibi Andlaşma’nın 74 ile 77. maddelerine istinaden tazminat taleplerinde bulunabilir.
Alıcının başvurabileceği hukuki imkanlar şu şekilde sıralanabilir:
Sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınabilir (m.71),
Ayıplı malı iade edebilir (m.47),
Ayıplı malın onarımını talep edebilir (m.46/III),
Ayıplı malın değişimini talep edebilir (m.46/II),
Ayıplı mal söz konusu olduğunda ücretten indirim isteyebilir (m.50),
Sözleşmeden dönebilir (m.49/I),
Tazminat talebinde bulunabilir (m.45/I),
Ödenmiş ücretin faizi ile birlikte iade edilmesi talebi (m.84/I).
Alıcı tazminat dışındaki hukuki imkanlardan faydalandığı takdirde tazminat hakkı saklı tutulur. Kişi bu hakkından feragat etmiş sayılmaz. Alıcı hukuki haklarını tahkim veya devlet yargılaması yoluyla ileri sürebilir. Bu esnada satıcıya, mahkeme veya tahkim tarafından sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi için ek süre tanınmaz.

Alıcının Yükümlülükleri
Alıcının Temel Yükümlülükleri
Alıcının temel yükümlülüğü Andlaşma ve satış sözleşmesi uyarınca satıcıya semeni ödemek ve malı teslim almaktır. Andlaşma’nın 59. maddesine göre alıcı satış sözleşmesinde belirlenen tarihte semeni ödemelidir. Ödeme tarihi olarak açıkça bir tarih belirleneceği gibi malın teslimatından birkaç gün sonra (kırk gün veya otuz gün sonra) ödeme yapılması da kararlaştırılabilir. İspat yükümlülüğü semeni zamanında ödediğini iddia eden tarafta yani alıcıdadır.
Alıcının bir diğer önemli yükümlülüğü ise satıcıdan malı teslim almaktır. Alıcı, malın satıcı tarafından teslim edilebilmesi için gerekli tüm işlemleri yapmalı ve malı teslim almalıdır. Malın teslim alınmasından kaynaklanan uyuşmazlıklarda ispat yükümlülüğü satıcıdadır.

b. Sözleşmenin Alıcı Tarafından İhlal Edilmesi Halinde Satıcının Hakları
Alıcı sözleşmeden ve Andlaşma’dan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınır ise satıcı; (i) Andlaşma’nın 62 ile 65. maddelerinde belirtilen haklarını alıcıya karşı ileri sürebilir, (ii) Satıcı Andlaşma’nın 74 ile 77. maddelerinde kendisine tanınan tazminat hakkı talebinde bulunabilir.
Alıcının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal etmesi durumunda satıcının başvuracağı hukuki hakları şunlardır:
Alıcıdan semeni ödemesini ve malı teslim almasını talep edebilir (m.62),
Sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınabilir (m.71),
Alıcıya yükümlülüklerini yerine getirmesi için ek süre verebilir (m.63),
Sözleşmenin ortadan kalktığını beyan edebilir (m.64),
Tazminat talebinde bulunabilir (m.74),
Alıcı tarafından ödenmesi gereken tutarı yasal faizi ile birlikte talep edebilir (m.78).
Satıcı hukuki haklarını ileri sürmesi ile birlikte tazminat haklarından vazgeçmiş sayılmaz. Kişinin tazminat hakları saklı kalacaktır. Satıcının hukuki yollara başvurması durumunda devlet yargılaması veya tahkim yargılaması tarafından alıcıya ek süre verilemeyecektir.

Hasarın İntikali
Andlaşma’nın 66-70. maddelerinde hasarın intikali kavramına değinilmiştir. Farklı durumlar gözetilerek hasar intikalinin kimde olduğu veya olacağı açıklığa kavuşturulmuştur.
Andlaşma’nın 66. maddesinde satılan malın alıcıya tesliminden sonra zarar görmesi veya ayıplı olduğunun ortaya çıkması halinde dahi alıcının semeni ödeme zorunda olduğu belirtilmiştir. Bu durum satıcının bilinçli veya taksirli olarak ayıplı mal teslim etmiş olduğu halde de geçerli olacaktır.
Diğer bir maddede ise mesafeli satımlarda hasarın alıcıya geçtiği konusuna değinilmiştir. Buna göre sözleşme konusu malın alıcıya teslim edilebilmesi için taşınması gerekiyorsa malın taşıyıcıya verilmesi ile hasarın intikali alıcıya geçeçektir. Ancak taşıma işini satıcı bizzat veya işçisi aracılığı ile ifa edecek ise hasar sorumluluğu malın alıcıya teslim edilmesine kadar satıcıda olacaktır.
Taşıma halinde iken satılan mallarda ise durum farklıdır. Bu tür sözleşmelerde hasarın intikali sözleşmenin kurulması ile alıcıya geçecektir. Fakat sözleşmenin imzalanması anında malların zayi olduğunu bilen veya bilmesi gereken satıcı bu bilgiyi alıcı ile paylaşmamış ise ziya ve zarar rizikosunu taşır.
Madde 69 uyarınca hasarın intikali alıcıya, malın teslimatından itibaren veya malın alıcı tarafından zamanında teslim alınmaması durumunda ise alıcının tasarrufuna hazır bulundurulduğu zamandan itibaren hasar intikali alıcıya geçecektir.

Tazminat Talepleri
Sözleşme tarafları sözleşmeyi ihlal ettikleri takdirde diğer tarafta oluşan zararları gidermekle mükelleftirler. Zarar ile sözleşme ihlali arasında nedensellik bağı (conditio-sine-lege-non ilkesi) bulunmalıdır. Bu zararların hesaplanmasında mahrum kalınan kârda hesaba katılarak, kişinin sözleşmenin ihlali nedeniyle uğradığı zararın tamamı karşılanacaktır (Totalreperation).
Ancak Andlaşma’nın 74/2. cümlesi tazminat miktarında bir sınırlamaya gitmiştir. Bu sınırlamaya göre tazminat miktarı sözleşmeyi ihlal eden kişinin sözleşme kurulması esnasında ihlalden kaynaklanacak sonuçları bilmesi veya bilmesi gerektiği kapsamı aşamaz. Bu kapsamı aşan zararlar tazminat kapsamında değildir. Bu durumun alıcının aleyhine olduğu tartışmalıdır. Nitekim sözleşmenin ihlalinden kaynaklanan zararlar, satıcının bilmesi gerektiğinden daha fazla miktarda olabilecektir. Fakat bu tip zararlar satıcı tarafından karşılanmayacaktır. Bu da alıcının gelecekteki kazançtan yoksun kalmasına sebebiyet vereceği gibi alıcının sözleşmeden kaynaklanan zararlarının da tam manada karşılanmasını engelleyerek hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabilecektir.
Andlaşma’nın 75. maddesinde ise farklı bir tazminat tipi belirtilmiştir. İlgili madde uyarınca sözleşmenin ortadan kaldırılmasından itibaren makul bir süre içerisinde ve makul bir şekilde alıcının yeni ikame mallar satın alması veya satıcının malını başka bir alıcıya satması durumunda tazminat talep eden taraf, sözleşmede kararlaştırılan fiyat ile ikame edilen malın fiyatı arasındaki farkı talep edebilir ya da madde 74’teki tazminat hakkını kullanabilir. Buradaki zararın kapsamı fark teorisine göre belirlenmektedir.

Sorumluluktan Kurtulma
Andlaşma’nın 79/I maddesine göre tarafların sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi imkansız hale gelmişse veya sözleşme yükümlülüğünü getirmek kendisinden beklenemez hale gelmiş ise yükümlü borcundan kurtulur. Ancak imkansızlık halinin ispatlanması gerekmektedir. İmkansızlık hali kişinin sözleşme kurulma aşamasında iken de öngörülemez olmalıdır. Bu halleder örnek vermek gerekirse; savaş hali, elverişsiz hava koşulları, deprem gibi doğa olayları, siyasi olaylar nedeniyle ortaya çıkan boykot ve ambargo gibi olaylar.
Üçüncü kişiler aracılığı ile sözleşme yükümlülüğünü tamamen veya kısmen yerine getirmeye çalışan kişi, bazı koşullar dahilinde sorumluluktan kurtululabilir. Bu şartları şu şekilde sıralayabiliriz: (i) Madde 79/I’e dayanak teşkil edecek hallerin varlığı söz konusu olması veya (ii) Madde 79/I’in üçüncü kişide uygulanabilirliğinin olması yani sözleşme yükümlülüğünü yerine getirme olasılığının üçüncü kişi için de imkânsız olması gerekmektedir.
İmkânsızlık halinden kaynaklanan sorumluluktan kurtulma hali yalnızca imkânsızlığın devamı boyunca geçerlidir. İmkânsızlık hali ortadan kalktığında sorumluluk hali devam edecektir.
İmkânsızlık halinden mütevellit ifada bulunamayan taraf, imkânsızlık halini, sebebini ve kendisinde yol açtığı etkileri karşı tarafa makul süre içerisinde bildirmelidir. Bildirim süresi ifada bulunamayan tarafın imkânsızlık halini bilmesi veya bilmesi gerektiği andan itibaren başlayacaktır. Makul bir süre içerisinde karşı tarafa bildirimde bulunmayan kişi, bildirimin geç ulaşmasından veya ulaşmamasından kayaklanan zararları gidermekle mükelleftir.
Sözleşme gereklerinin yerine getirilmemesinden kaynaklanan ihlallerden dolayı karşı tarafın tazminat talebi hakkı dışındaki hakları 79. madde nezdinde sınırlandırılmamıştır.
Eğer taraf imkânsızlık haline kendi kusuru neticesinde sebebiyet vermiş ise madde 80 uyarınca imkansızlık haline dayanarak yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınamaz.

Sözleşmenin Ortadan Kaldırılması
Sözleşmenin ortadan kaldırılması tarafların sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerinden kurtulmalarını sağlayacaktır. Ancak sözleşmeyi ihlal eden taraf tazminat ödeme sorumluluğundan kurtulamayacaktır. Tazminatı talep etme sebepleri; (i) Sözleşmenin ortadan kaldırılmasından dolayı uğranılan zarar, (ii) Kazanç kaybından mütevellit uğranılan zarar, (iii) Sözleşme yükümlülüklerini yerine getiren tarafın ifa konusu işlemlerin iadesi esnasında uğradığı zararlardır.
Sözleşmenin gereklerini tamamen veya kısmen yerine getiren taraf, hali hazırda yaptığı ifanın veya ödediği ücretin iadesini karşı taraftan isteyebilir. Alıcı kendisine teslim edilen malları, teslim edildiği hali ile iade edemeyecek durumda ise sözleşmeyi ortadan kaldırma veya ikame mal isteme hakkı düşecektir. Fakat Andlaşma bu durumu ortadan kaldıran birkaç hali m.82/2’de belirtmiştir: (i) Malların tesliminin imkansız hale gelmesi durumu alıcının eyleminden veya eylemsizliğinden kaynaklanmıyor ise, (ii) Mallar Andlaşma’nın 38. Maddesi uyarınca yapılan muayene sonucunda hasar veya zarara uğramışsa veya (iii) Maldaki ayıbın sözleşmeye aykırılığının tespit edildiği veya tespit edilmesi gerektiği tarihten önce ticari faaliyete konu olarak satılması ve alıcısı tarafından tüketilmiş veya şekil değiştirmiş ise ilk alıcının sözleşmeyi ortadan kaldırma veya ikame mal isteme hakları düşmeyecektir.
Alıcının sözleşmeyi ortadan kaldırma ve satıcıdan ikame mal isteme haklarının düşmesi, alıcının sözleşmeden veya Andlaşma’dan kaynaklanan diğer haklarını kaybettiği anlamına gelmeyecektir. Alıcı, Andlaşma’nın 83. maddesine göre bu haklarını koruyacaktır.
Satıcı sözleşmenin ortadan kaldırılması ile birlikte kendisine ödenilen semeni iade etmek zorunda kalacaktır. Satıcı semenin kendisine ödendiği andan itibaren hesaplanmak üzere faizi ile birlikte semeni alıcıya ödemelidir. Buna karşılık alıcı ise bazı hallerde mallardan veya malların bir bölümünden elde ettiği yararların karşılığını satıcıya ödemesi gerekir. Bu halleri açıklamak gerekirse; (i) Alıcı kendisine teslim edilen malın bir kısmını veya tamamını iade etmek zorunda ise veya (ii) Malların tamamının veya bir kısmının kendisine teslim edildiği gibi iade edilmesinin imkansız hale gelmesine rağmen satıcıdan ikame mal talebinde bulunduğu durumlarda, alıcı yararların karşılığını satıcıya ödemelidir.

Malın Muhafaza Edilmesi
Andlaşma’nın 85 ile 88. maddeleri arasında malın muhafaza edilmesi hususları düzenlenmiştir. Madde 85’e göre alıcı malları teslim almakta geciktiği takdirde veya malların teslimi ile semenin ödenmesi aynı anda gerçekleşmesi gereken hallerde, bedelin ödenmemesi durumunda satıcı malın zilyetliğine sahip olmaya devam eder. Ancak malın zarar görmemesi için gerekli önlemleri almalıdır. Malın mhafazası esnasında katlanmış olduğu giderleri alıcıdan talep edebilir. Bu giderler karşılanıncaya kadar malları hapsetme hakkına haizdir.
Alıcı, sözleşmeden veya Andlaşma’dan kaynaklanan malın iadesi hakkını kullanmak istediği takdirde, malı muhafaza etmelidir. Muhafaza için gerekli giderlere katlanmalı ve daha sonra bu giderleri satıcıdan talep etmelidir. Alıcı, satıcının bu giderleri karşılamasına kadar malları hapsetme hakkına sahiptir.
Andlaşma’nın 87. maddesi malın muhafaza edilmesi için gerekli önlemleri alması gereken kişinin bu kapsamdaki giderleri karşı taraftan talep edebileceğini belirtmiştir. Malın muhafazası için üçüncü kişilerin depo vs. gibi alanları kullanılabilecektir. Ancak yapılacak olan giderlerin makul seviyede olması gerekmektedir. Ölçülülük sınırına dikkat edilmesi gerekmektedir. Malın değerini aşan giderler bu sınır kapsamında değerlendirilmeyecektir.
Muhafaza altındaki malı iade almakta geciken ve semeni veya muhafaza giderlerini ödemekte geciken kişiye bildirimde bulunulmalıdır. Kişi gecikmeye devam ettiği takdirde muhafaza edilen mal satılarak giderler karşılanmalıdır.
Muhafaza edilen mallar çabuk bozulacak cinsten ise malın satılacağına dair bildirim süreci hızlandırılmalıdır. Malı muhafaza eden kişi malların bozulmasını önleyecek önlemleri almalıdır.
Bildirimlere rağmen diğer taraf malı teslim almıyor ise, muhafaza eden kişi malı satabilir. Muhafaza giderlerini ve satımdan kaynaklanan giderleri, kazanılan gelirden ödeyerek geri kalan bakiyeyi karşı tarafa iade eder.

Sonuç
Sonuç olarak görüleceği üzere CISG, uluslararası ticaret kurallarını geniş kapsamda düzenleyerek ticari faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanacak uyuşmazlıkların çözüm yollarını belirlemeye çalışmıştır.
Günümüz dünyasında uluslararası ticari faaliyetler gün geçtikçe artmaktadır. Eskiden sadece belirli ticaret merkezleri üzerinden yürütülen ticaret faaliyetler artık küçük yerleşim birimleri üzerinden de yürütülebilmektedir. Tüm bunlar düşünüldüğünde uluslararası alanda yapılan tüm bu faaliyetlerin düzenlenmesi ve belirli kurallar çerçevesinde yapılması ihtiyacı doğmuştur.
CISG’ye taraf olan ülkeler arasında yapılan ticari faaliyetlerde sözleşme taraflarının hak ihlallerine uğramaması ve hukuk kuralları içerisinde ticari faaliyetlerini sürdürmesi CISG kuralları sayesinde sağlanmaktadır. Uluslararası alanda yapılacak ticari faaliyetler için CISG kuralları göz önünde bulundurulmalı ve bu kurallar çerçevesinde satış sözleşmeleri hazırlanmalıdır. Böylece sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda sözleşme tarafları kendi haklarını kolayca savunabilecek ve sözleşmeden kaynaklanan haklarını talep edebilecektir

 


KAYNAKÇA

Achilles, Wilhelm Albrecht Kommentar zum UN-Kaufrechtsübereinkommen (CISG), 2000.

Bamberger, Heinz Georg/ Kommentar zum BGB, 3 Bde, CISG, 2. Auflage,2007.
Roth, Herbert

Bianca, Checchini / Commentary on the Internatıonal Sales Law, The 1980 Vienna
Michael Joachim Bianca Sales Convention, 1987.

Botzenhardt, B. Die Auslegung des Begriffs der wesentlichen Vertragsverletzung im UN-Kaufrecht Doktara Tezi,1998.

Brox, Hans/ BGB Allgemeines Schuldrecht, 39. Auflage, 2015.
Walker, Wolf-Dietrich

Brunner, Christoph UN-Kaufrecht, CISG, Kommentar zum Übereinkommen der Vereinten Nationen Vertrage über den İnternationalen Warenkauf von 1980, unter Berüksichtigung der Schnittstellen zum internen Schweizer Recht, 2004.

Enderlein,Fritz / İnternationales Kaufecht: Kaufrechtkonvention,
Maskow, Dietrich/ Vertretungskonvention, Rechtsanwendungskonvention.
Strohbach, Heinz

Ferrari, Franco İnternationales Vertragsrecht EGBG, CISG, CMR, 2007.

Förster, Christian Schuldrecht Allgemeiner Teil, 3. Auflage, 2015.

Gildeggen, R./Willburger, A. İnternationale Handelsgeschäfte; eine Einführung in das Recht des grenzüberschreitenden Handels, 2. Auflage, 2005.

Gruber, U Münchener Kommentar zum BGB Bd. 3 CISG, 5. Auflage, 2007.

Gruber, U Münchener Kommentar zum HGB Bd. 6 CISG, 2. Auflage, 2007.

H. Honsell Kommentar zur UN-Kaufrecht, Übereinkommen der Vereinten Nationen über Verträge über den İnternationalen Warenkauf (CISG), 2. Auflage, 2009.

Herber, Rolf / İnternationales Kaufrecht, Kommentar zum Übereinkommen
Czerwenka, Beate der Vereinten Nationen vom 11. April 1980 über Vertrage über den internationalen Warenkauf 1991.

Karollus, Martin Der Anwendungsbereich des UN-Kaufrechts im Überblick, JuS 1993,378.

Neumayer, Karl Heinz Offene Fragen zur Anwendung des Abkommens der Vereinten Nationen über den internationalen Warenkauf, RIW 1994,99.

Niemann, Christopher Einheitliche Anwendung, Eine Untersuchung zur einheitlichen Auslegung unbestimmter Rechtsbegriffe und interner Lückenfüllung im CISG, 2006.

Reinhardt, Gert Komentar zum Übereinkommen der Vereinten Nationen vom April 1980 über Vertrage über den internationalen Warenkauf, 1991.

Schakmar, Rainer Die Lieferpflicht des Verkäufers in internationalen Kaufverträgen,2001

Schlechtriem, Peter/ Kommentar zum Einheitlichen UN-Kaufrecht, Das
Schwenzer, Ingeborg Übereinkommen der Vereinten Nationen über Verträge über den internationalen Warenkauf, CISG, 5. Auflage, 2008.

Staudinger, Julius Wiener UN-Kaufrecht (CISG), 16. Auflage, 2012.

Stern, Elisabeth Erklärungen im UNCİTRAL-Kaufrecht, 1990.

Witz, Wolfgang/ İnternationales Einheitliches Kaufrecht, Praktiker-Kommentar
Salger, Hanns-Christian/ und Vertragsgestaltung zum CISG, 2000.
Lorenz, Manuel

Zerres, Thomas Bürgerliches Recht, Eine Einführung in das Zivilrecht und die Grundzüge des Zivilprozessrecht , 6. Auflage, 2009.